Son Yemek

''Ben de seni seviyorum Ji. Keşke yanında olsaydım ama görev, gitmeliyim. Gene ararım''
Telefonu kapatıp ceketinin iç cebine attığında yüzünde tatlı bir gülümseme vardı adamın. Erken döndüğü görevden sonra aslında çok kalabalık yemeğe katılmaya hiç niyeti yoktu ama Ji'nin orada sıkışmış olduğu gerçeği elini kolunu bağlıyordu. Tabii daha sonra da görüşebilirlerdi de sürpriz yapmak hoşuna gidecekti Jonah'ın. Hem abisi daha onu görevde bilirken arada kaçamak yapmak iyi olurdu. Diğer türlü geldiği anda tanımadığı kuzenin ellerine yollanırdı. Kızı göresi bile yoktu adamın.

Dışarıdan oldukça tenha görünen evin içeride çok kalabalık ve gürültülü olacağını düşündü. Kendini bu okulu baştan yaşama ortamına hazırlayarak kilitli olmayan kapıdan içeri girdi. Koridordan bile uğultular geliyordu. Birkaç tanımadığı kişiyi geçip yere serilmiş çocuğa yukarıdan bakarak ilerlemesine devam etti. Gerçekten de okula geri dönüş ortamı vardı. Herkes fazla enerjik, herkes birbirine veya yemeğe ne zaman atlasam diye bekliyor haldeydi. Jonah'sa yalnızca özlediği ufak sevgilisine ulaşmak istiyordu. Tabii yemek odasına geçtiğinde gözüne ilk takılan masa başındaki damat adayı ve hemen yanındaki tanışmalarını sağlayan ve Letje'ye benzeyen kardeşi Jud oldu. Diğer insanları seçmek için gözlerini gezdirecekken bir anda yan tarafından gelen haykırışa döndü. Özlemini duyduğu Ji'si koşar adım masadan kalkmış birkaç kişiyi ezerek geçip ona geliyordu. Kollarını hiç beklemeden araladığında bedenine çarpan sıcaklığı hissetti. Bir an yüzü siyah saçlarla kapandı ve hemen sonra koku burnuna çalındı. Jonah şu sıralar aptal aşık modunda olduğu için özlemle sıktı kızın ince belini. Başını yarım santim geri çekip kızın kırmızı dudaklarına hapsetti dudaklarını. Hiç acelesi olmadan öptü ve sonunda dudaklara doğru soludu. ''Çok özlemişim Ji.''

''Joy'' Adamın adını duyduğunda kendisininkini bahşetmesi gerektiğini anladı. Tabii iltifatına daha güzel bir taneyle karşılık veren adamın ince elini tutup dudaklarına götürmesi de cabasıydı. Genç kızın kadınlık hormonları şu anda antropoza girmiş dedemizin 'karı isteyreeem' seviyesine ulaşmasına kimse şaşırmasın lütfen. Çünkü bu öpücüğün sahibi Kellan kullanan bir karakter, ayrıca çok da harika olmuş. Tabii adamın eli beline konduğunda kızın zevk doruğuna ulaşma haklarından birini yaşadığını da söylememe gerek yok sanırım. Genede biraz uzun gözüksün rp diye yazdım. Olaya gelirsek veletlerin kavgasını hiç iplemiyordu Joy. Ona göre yanındaki adamın yarısı kadar bile olsalar kendilerinden şüphe duyup birbirlerine girmezlerdi. Bir kadına bile yetemiyorlarsa hem neden kendilerine erkek diyorlardı ki? Bunu normalde dillendirecek bir yapıya sahip olsa da şu an belindeki el onu nereye sürüklerse gidebildiği için kendini yemek masasında buldu. Oturduğu sandalyede yanı başına gelen adamın bir anlık şaşırtıcı sorusuyla ancak kendine geldi. O an yanında bulunan adamın bir taşla iki kuş olduğunu anlayarak gülümsedi. ''Kameralar benim hayatım diyebiliriz. Sanırım yönetmen kardeş sendin. Ne tarz filmlerle ilgileniyorsun?'' Bunu sormuştu ama o an adam ona soyun çekeceğim dese yapabileceğini biliyordu. Çünkü o tam bir Greyjack'ti ve şu an bütün hücreleri 'i feel so fucking horny' diye haykırıyordu. Bu yüzden adamın dizine koyduğu eli daha yukarı çıkarak baldırına oturduğunda parmaklarını gerekenden biraz daha fazla bastırıyordu.